Küba; Sosyalizm, Rum ve Puro Karayiplerde yildizi parlayan bir turizm ülkesi var ; Küba Sosyalist rejimin yikilmayan son kalelerinden biri olan Küba, bu düzenini korumasina ragmen, son yillarda turizmin önemini kavrayip turistik potansiyelini kullanmaya baslamis. Gecenlerde bende bu ülkeyi görme imkani buldum, izlenimlerimi Türk turizmcilerine de aktarmak istiyorum. Gerci en önemli sehri ve baskenti Havanna'ya gitmeye firsat olmadi ama dogusundaki önemli birkac yerini ( Guardalavaca, Holguin, Santiago de Cuba ) görüp, ülkeyle ilgili cok ilginc bilgiler edindim. Küba'yi önce turistik acidan ele alacak olursak sunlari söyleyebiliriz; turizmde henüz yeniler, 2001 yilinda 2 milyon turist hedeflenmis ama 11 Eylül olayindan ve onun olumsuz etkilerinden dolayi 1,6 milyon turist gelmis. En cok Alman, Kanadali, Fransiz, Italyan ve Ispanyol turist geliyor. Vatandaslarinin Küba'ya gitmesine ABD izin vermiyor, gidenleri agir cezalar bekliyor, ama yetkililerin anlattigina göre git gide artan sayida Amerikali, baska ülkeler üzerinden, özellikle de Kanada üzerinden Küba'ya geliyor. Özellikle ülkenin kuzeyinde kilometrelerce uzunlugunda beyaz kumlu plajlari var, bunlarin icinde en önemlisi yaklasik 29 km uzunlugundaki Varadero. Havanna'nin 120 km dogusundaki bu yarimada seklindeki toprak parcasi, 1959 Castro devriminden önce Amerikalilar tarafindan adeta isgal edilmis, topraklar Amerikan zenginlerinin özel mülkiyeti haline gelmis. Tabii devrimle birlikte hersey degismis, özel mülkiyete el konmus. Varadero haricinde yine plajlariyla ünlü kuzeydoguda; Santa Lucia, Guradalavaca, Cayo Coco ve Cayo Guillermo, ( Cayo ``ada´´ demek ), güneyde ise ; Trinidad ve Cayo Largo ilk akla gelenler.
Ülkeye ilk adim attiginizda ...diye baslayacaktim ama önce aklima Holguin havaalanindaki pasaport kontrolü geldi. Yaklasik 45 dk. süren pasaport kontrolünden sonra bagajlarin bulundugu salona girerken, el cantalari kontrol edildi, cantalardaki dergilerin sayfalari karistirildi, elmalar, mandalinalar büyütec ile kontrol edilip cöpe atildi ( Kübaya yiyecek sokmak yasak ), neyse gectik derken tüm siyah saclilar, esmer tenliler kenara cekilip bavullari kontrol edildi, isin ilginc yani, 6-7 görevli eller arkada dikilirken, kenara cekilen yolcularin bavullarini -hic de acelesi olmayan- ama güleryüzlü tek bir bir görevli kontrol ediyordu. Agir agir bavuldan her parca esyayi cikarirken de gülerek ``I am sorry´´ demez mi..... bir yandan esyalari bosaltirken diger yandan da tekrar pasaportlari kontrol edip, kücük beyaz kagitlara notlar alirken( ne yapacaksa?) kuyruk uzadi da uzadi. ....Bunlari yasarken Türkiye'nin 20 yil önceki haline benzettim uygulamalari. Ama sonunda basardik, girdik Küba'ya. Ilk göze carpan tabii ki doganin güzelligi, subtropikal iklime sahip Küba'da turizme en elverisli aylar kasim-nisan arasi. Kisa ve ani bastiran yagmurlar, insani sicak havada rahatlatiyor. Ama aslinda 12 ay gidilebilecek cok güzel bir ülke. Tabii sosyalist yönetime sahip oldugundan dolayi kendine has, bize ilginc gelen yönleri de var, önce biraz Küba'nin yakin tarihine degineyim, sonra ekonomik ve sosyal hayata dair edindigim cok ilginc konulardan bahsederim. Yerlesim yerlerinin icinden gecerken, sanki hayatin 1959 'dan itibaren durdugu izlenimi ediniyor insan, evler boyasiz, tek bir insaat yok, vasitalarin cogu, eski Amerikan markalari, arada da eski dogu bloku üretimi arabalara rastlaniyor. Amerikan ambargosunun agir etkileri her yerde kendini gösteriyor. Ambargodean dolayi yabanci sirketler Küba'ya yatirim yapmaya cekiniyorlarmis, mesela Kruvaziyer'ler Küba limanina ugrarsa 1 yil ABD limanlarina giremiyorlarmis, veya bir otel zinciri Küba'da otel yapmaya kalksa hemen Amrikan baskisiyla karsi karsiya geliyormus.``Eger Küba'ya yatirim yaparsan ABD deki otellerini kapat´´ seklinde baski uygulaniyormus söz konusu sirkete. Konustugumuz kisiler hep Amerikan ambargosunun ülkeye ne kadar agir kosullar getirdigini, bunun haksizligini...vs. anlatiyorlar. Ambargo, daha 1960 yilinda marksist Castro rejiminin Küba'daki mal varligina el koymasi ve Sovyetler Birligine yakinlasmasi ile baslamis.1961 yilinda fiyaskoyla sonuclanan CIA destekli sürgünde yasayan 1400 Castro karsitinin Domuzlar Koyu cikartmasi da Castro rejiminin dogu blokuna daha da yakinlasmasina neden olmus.1962 deki Sovyet atom raketlerini Küba'ya yerlestirme projesi, Amerikanin savas gemilerini bölgeye göndermesi ve Ruslarin geri cekilmesiyle ( ABD'nin Küba'ya hicbir zaman saldirmayacagini taahhüt etmesi sonucunda ) savasa dönüsmeden atlatilmis. Atom raketleri yerlestirilememis ama o günden bu yana ambargo sürüyor. 1990' a kadar Sovyetler, Küba mallarini (seker) sübvanse ederek satin almis, karsiliginda petrol vermis.Ama 1990 dan beri bu mümkün olmadigindan bazi degisiklikler yapilmasini gerektirmis. Turizm projeleri hazirlanmis, yabanci sirketlerin mülk edinebilmesine olanak taninmis(1995'ten itibaren), ve de özellikle bio-teknoloji alanindaki calismalarla, kendi yagiyla kavrulmanin careleri aranmis. Bu arada ambargonun yumusama sinyalleri de anlinmaya baslanmis.Gectigimiz aralik ayinda ilk kez ABD den, biri insaat malzemesi, biri pirinc, digeri de 500 ton tavuk eti getiren üc gemi Havanna limanina yanasti ve ülkede bayram havasi estirdi. Zaten bu rejimin daha ne kadar sürecegini kimse bilemiyor, herkes bir an önce ambargonun kalkmasini, ülkenin serbestce ticaret yapabilmesini ve hayat sartlarinin düzelmesini bekliyor. Su anda ülkede tek patron Fidel Castro, onun alternatifi yok, ama ondan sonra ülkeyi kim yönetir, sosyalist rejim devam eder mi? istenir mi? hic belli degil, su anda herkesin diline dolanmis, efsanelesmis iki isim varki biri Castro, digeri de 1967 de Bolivya'da öldürülen Che Guevara. Ama acikca söyleyemeseler de cogu, bir an önce ambargo'nun kalkmasini, eski günlere dönülüp Amerikali turistlerin ülkeye yeniden dolmasini bekliyor gibi. Yine anlatilanlardan cikan sonuc su ki; Su anki düsman kardeslerin iliskileri 1959 e kadar yakinmis, ülkede Amerikan dolari hala en yaygin para birimi,( asil para birimi Peso cok az kullaniliyor) dogudaki Guantanamo deniz üssü daha 1903 yilinda Amerikalilara kiralanmis ( hala ABD tarafindan kullaniliyor). 110.000 kilometrekare büyüklügündeki Küba'nin daha eski tarihine kisaca deginecek olursak ;
Daha sonra cesitli kisilerin dikta rejimlerinde yönetilen Küba'da 1959 da Fidel Castro ve arkadaslari uzun bir gerilla mücadelesinden sonra yönetime el koyar. Ülkeyi 1933-1959 yillari arasinda yöneten Batista uzun yillar kendisini destekleyen ABD ye kacmak zorunda kalir....iste o gün bu gündür Fidel Castro tek lider. Evet bu kadar tarih yeter, dönelim turizme..Yakin bir zamana kadar orta Amerika'da ki turizm pastasini Meksika ( yillik 25 milyon turist) ve Dominik Cumhuriyeti ( yillik 2-3 milyon turist) paylasiyordu. Son yillarda Küba ciddi bir rakip oldu ve ziyaretci sayilari da her sene daha da artiyor. Dominik Cumhuriyeti'nde oldugu gibi Küba'da da en yaygin paket tur cesidi All Inklusive sistemi. Zaten otellerin disina cikinca pek öyle yerlesim yeri veya lokanta benzeri birsey göremiyorsunuz. Almanya'dan Küba'ya giden turistin amaci ilk planda deniz ve kum. Bu grubu dalmak ve balik tutmak isteyenler ile bir hafta ülke turu yapip ikinci haftalarini plajda gecirenler olusturuyor. Tabii yine burada cekici birseyler bulmayi ve uman bekar erkek gruplarini da umutmamak gerekir. En ünlü ickileri rum, rum kullanarak hazirlanan en yaygin ickiler Mojito ve Cuba libre. Küba'dan dönerken alinabilecek en ünlü hediyelik esyanin ne oldugunu söylememe gerek yok . Dünyaca ünlü purolarini uzun uzun anlatmama gerek yok sanirim. Devlet dükkanlarindan puronun her cesidini alabiliyorsunuz. Fiyatlar da epey iyi !!. Sokakta daha ucuza satanlar var ama onlarin tütünden degil muz yapragindan üretildigini söylediler, sigara icmedigim icin test etme imkanim olmadi. Neredeyse hersey devlete ait, özel isletme sayisi cok cok az, etrafta alisveris yapip para harcayacak pek imkan yok. 1995 te cikarilan bir yasayla imkani olanlarin pansiyon isletmesine imkan taninmis. Bu tip yerlerin kapisinda mavi bir ücgen isareti var ( Casas particulares) ve ucuzlar. Gecelik 20-30 $ a oda kiralanbiliyor. Ama bu ruhasta sahip olanlar sadece oda kiraliyor, yemek ve kahvalti verebilmek icin ayrica ruhsat gerekiyor, ruhsati olmadan turiste yemek ve icecek satanlari büyük cezalar bekliyormus. Insanlari cok cana yakin, güleryüzlü, tek tük dilenen insanlar var, ac olduklarini anlatarak sizden 1$ istiyorlar, ayrica tükenmez kalem,cakmak, seker, sigara...gibi seyler cok makbule geciyor. Turistlere yönelik polisiye olay sayisi cok az, oldukca güvenli bir yer, halki cok karisik, beyazi melezi zencisi ic ice. Havanna, Holguin gibi sehirlerde beyazlar agirlikta, ikinci büyük sehir Santiago de Cuba da ise zenciler. Ama hepsinin ortak bir özelligi varki;dansi sevmeleri ve inanilmaz kivrakliklari, öyle kivrak dans ediyorlarki sanki kemiksizler. Nereye giderseniz gidin, heryerde bulacaginiz sey; üc kisiden olusan müzisyen gruplari. Yemekte, otele giriste, otelden cikarken, cafelerde...heryerde bu ekipler !! görevde..Kübalilarin günlük hayatlariyla ilgili de ilginc bilgiler edindim, bunlarin ilginizi cekecegini düsünüyorum. Kisi basina milli gelir 1275 $, her yerde ABD dolari geciyor ( sadece kagit para ) Ortalama aylik gelir 232 peso yani 8,5 $ ama iki ayri kur sistemi var, birincisinde 1$ = 27 peso, ama birde bire bir kur var, mesela 3 dk telefon ettim 13,5 $ tuttu, 14 $ verdim, 50 centavos geri cevirdi, ama ben 1,5 $ lik alisveris yapinca 1 $ ve o 50 centavoyu 50 cent olarak ta aldi...biraz karisik. Doktorlar falan ortalama 400-600 peso kazaniyorlarmis. Herkesin bir yiyecek karnesi var, mahallelerdeki baraka tipi dagitim yerlerine yiyecek malzemesi geldiginde ücretsiz dagitim yapilip karneye isleniyor, herkes yiyecegini oturdugu mahalleden almak zorunda. Et gelirse 72 saat icinde almak zorundasiniz, daha sonra hakkiniz kayboluyor. Devlet herkese parasiz ve her ay; 3 kilo pirinc, 2,5 kilo seker, biraz fasulye, biraz tuz, kahve, 3 yumurta, biraz balik ve yilda iki kez tavuk eti ve günde bir tane sandvic ekmegi veriyor. Ayrica her cocuga 7 yasina kadar hergün 1 litre süt ve 3 günde bir soya yogurdu veriyor. Hamile kadinlara devlet lokantasinda yemek veriliyor. Bunlarin hepsi parasiz. Ülkenin kendi para birimi peso genelde pazarlarda geciyor, pazarda fiyatlar 500 gram pirinc 5-7 peso, yarim kilo domuz eti 15-17 peso, ama en pahalisi da cicek yagi; 1 litre yag 2,5$ ,o nedenle halk genellikle domuzdan elde ettigi yagi yemeklerde kullaniliyormus. Patates, pirinc, manyok ( turp'a benzer bir kök bitkisi ) Yucca ( patatese benziyor) ve haslanmis muz, en cok kullanilan gida maddeleri. Gördügüm tek beyaz esya dükkanindaki orta boy buzdolabinda 493,95$ lik etiket vardi. Isciler hastalik halinde maaslarinin % 60 'ini aliyor, emeklilerde öyle, kadinlar dogumdan 1 yil sonraya kadar yine % 60 maas aliyorlar. Görüldügü kadariyla sartlar cok zor ama kimse de ac kalmiyor ve bununla yetiniyor...yine de bu kadar tarima elverisli arazisi olan, ( topraklarinin % 61'i ) bol yagis alan bir ülkenin temel gida maddesinde bile zora düsmesini ve pirincinin dahi % 60 ini taa Cin'den almasini anlayamadim. Bence bu apacik tembellik ama Kübalilar bunun bahanelerini bulmuslar, herseyi Amerikan ambargosuna ve subtropikal iklimden dolayi yasanan hastaliklara bagliyorlar. Sonucta cok olmasa da devlet herseyden parasiz veriyor, biraz da köylerde yasayan akrabalar sayesinde yiyecek temin ediliyor, herkesin de illegal islerden üc bes kurus yan geliri oluyor o yüzden kimse daha fazlasini yapmak icin caba göstermiyor. Mesela turistlerden 2 $ bahsis alan bir kisinin yaklasik 54 pesosu olmus oluyor, ortalama gelir de 232 peso ise ne kadar büyük bir para oldugu ortaya cikiyor 2 $'in. Evlerin hepsi devlete ait, herkes kiraci, kiralar gelirine göre ortalama 15 ile 50 peso. Aylik kira, evin maaliyeti cikana kadar ödeniyor, ondan sonra ömür boyu parasiz oturulabiliyor. Su parasi aylik 1 peso ( sudan ucuz !!), satilik ev falan yok, ev yapmakta imkansiz gibi, o yüzden haneler cok kalabalik, insaat malzemesinin yasal yoldan bulundugu ispatlanabilirse insaat izni aliniyor, ama ülkede insaat malzemesi satan olmadigi !! icin bu ispatlanamiyor dolayisiyla ev yapilamiyor. Yolcu tasimaciligi otobüs ve kamyonlarla yapiliyor, balik istifi yolculugun ücreti de 20 ila 50 centavo arasinda degisiyor. Zorunlu egitim 9 sene, üniversite, defter, kitap bedava....okullarda 1990'a kadar yabanci dil olarak Rusca okutulmus, simdi ise 4.siniftan itibaren Ingilizce, 3.siniftan sonra bilgisayar dersi var. Özel okullarda her yabanci dili ögrenmek mümkünmüs ama aylik 20 peso ödemek sartiyla. 40 kisiye bir ögretmen düsüyor.Yarim milyonluk Santiago de Cuba'da 5, tüm ülkede 57 üniversite var. Küba'da egitim ve saglik sektörü iyi organize edilmis,.daha dogrusu ülkede kagit üstünde hersey cok muntazam ama günlük hayatta pekte öyle olmadigi hemen belli oluyor. Egitim bedava ama yazin ögrenciler icin calisma kamplari düzenleniyormus, mesela kahve agaclarindan kahve meyvesini toplama isi gibi. Buralara katilim istege bagli imis. Ama ne kadar istege bagli olduguna asagida verecegim örnegi okuyunca karar verin. Küba'da muhalefet partisi gibi seyler yok, onun yerine bazi devlet organlari, parti benzeri kuruluslar var, ama buralar üye olmak ta mecburi degil, herkesin istegine bagli. Yanliz bir pürüz var, bir ise basvurdugunuz zaman bunlara üye olmaniz sart, olmayanlara is verilmiyor. Yasalar degistirilince Kübalilar da 1994 'ten beri vergi ödemeye baslamislar ama daha alisamamislar ( biz bile bugüne kadar alisamadikki onlar 7 senede nasil alissin !) Sadece ABD'ye yurt disina cikis izni varmis ama isin tuhaf yani ABD'de Kübalilara vize vermiyormus.!! ABD'de sürgünde yasayan 440 bin Kübali var, bunlarin büyük kismi da Miami'deki Little Havanna semtinde yasiyor ve Castro rejiminin sona ermesini bekliyor. Sonuc itibariyle gitmeye, görmeye deger, harika dogaya ve plajlara ve en önemlisi Havanna gibi UNESCO tarafindan korumaya alinmis bir sehre sahip ilginc bir ülke. Hele hele o müzikleri ve danscilarini bir görmek lazim. Tabii Küba'ya gidipte Tropicana Show'a gitmeyenler de bence büyük birsey kacirmis olurlar. Bu show Havanna ve Santiago de Cuba'da sergileniyor ve 300 dansci 1,5 saat nefesleri kesiyor. Ama merak edenler Küba'nin bozulmamis halini görmek icin hemen gitsinler cünki artik iyice yaslanmis ve henüz veliahtini bulamamis bir Castro'dan sonra bircok seyin cok cabuk degisecegini düsünüyorum. Bundan sonra bu tip gezilere firsat bulur muyum bilmiyorum ama bulursam yine burada yazmaya devam edecegim. Küba ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenler http://www.cubaweb.cu/eng/index.asp ya da http://travel.yahoo.com/t/Caribbean/Cuba/ adresine bir göz atabilirler Ercan Toprakyaran webmaster@turizmcilerkahvesi.com
|